Ulus devletler arasındaki savaşların ve dünya üzerindeki savaşların hepsi emperyalist ve sömürü
amaçlı savaşlardır, hiçbiri ne demokrasiyi, ne barışı ve ne de özgürlüğü hedefliyor. Ulus devlet
halkları hiçbir zaman kardeşlik ilkesini benimsememişlerdir. Avrupa'da belli bir demokratik
atmosfer ve kültür geliştiği halde bile kardeşlikten tam olarak söz edilemez, sadece eski klasik
sınırlar yok, o da ekonomik ve siyasi ilişkilerden dolayı yok. Halkların kardeşliği sınırların, sınıfların,
sömürünün ve savaşların olmadığı bir dünyada ulusların ve halkların çok yönlü eşitliğiyle
hayat bulur, gerçekleşir. Halkların kardeşliği eşit haklar temelinde ve halkların birbirlerinin
haklarına saygılı olmasıyla, birbirlerinin haklarını tanımasıyla olur. Kardeşliği benimsemiş halklar
arasında emperyalist ve sömürü savaşları olmaz, halklar elit kesimin ulus devlet aldatmacasıyla
çıkardığı savaşlara alet olmazlar. Demokratik uluslar başka bir ulusu asimile etmez, asimile
etmeye kalkan katı ulus devlet yönetimini engeller. Mesela Türkiye'de bu demokratik zihniyet
olmadığı için kardeşlik gelişemiyor, sadece sözde kalıyor. Kürt halkının dilini kimliğini kabul
etmeyenler, Kürtlerle kardeş olmazlar, olamazlar. Sadece bir ülkede bir arada yaşamak kardeş
olmak için yeterli değil. Bir halk başka bir halkın her türlü ulusal demokratik hakkına saygılı
olursa, kardeşlik gelişir ve aynı ülkede yaşamanın bir önemi anlamı olur. Ezen devletin ulusu, ezen
devletin soykırımcı özel savaş siyasetine alet olursa, kardeşlik olmaz, gelişmez. Bir ulus eziliyor,
kültürel soykırımla karşı karşıyadır ama ezen ulus hiçbir şey yapmıyor hatta ezen devletin yanında
yer alıyor, destek veriyor. Ezen devletin soykırımcı siyasetine alet olan bir ulus, ezilen ulusun kardeşi
olamaz.
***
Ezen devletin ulusu, ezilen ulusun her türlü ezilmişliğine karşı çıkarsa, sahip olduğu hakların aynısı
ezilen ulusun da hakkıdır derse ve bunun için direnir, mücadele ederse, bu durumda kardeşlikten
söz edebiliriz. Yani halkların kardeşliği öyle kolay olmuyor. Tarihten günümüze kadar halklar
arasında savaşlar olmadı, halklar bir birlerine düşman değiller ama son yüz yılda milliyetçiliğin
gelişimi ve katı ulus devletlerin varlığının etkisiyle halklar birbirlerine düşman edildiler. Halklar
birbirleriyle savaşmadılar ama elit kesimin ulus devlet adına çıkardığı savaşlara da alet oldular, çok
ağır bedeller verdiler. Dikkat edilirse bütün emperyalist ve yayılmacı savaşların hepsinin acısını
halklar yaşamıştır, ulus devlete hakim olan elit kesimlerde kasalarını doldurmuşlardı bu paylaşım
savaşlarında. Halkların kardeşliği her türlü geriliğin yok edilmesi, milliyetçiliğin ve günümüzde devam
eden sınırların, sömürünün, sınıfların ve savaşların ortadan kaldırılmasıyla ve bütün halkların eşit
ulusal haklara sahip olmasıyla mümkün olabilir. Faşizmin, linç ve saldırı zihniyetinin olduğu şartlarda
kardeşlik olmaz. Son yıllarda Türkiye şehirlerinde Kürtlere linç ve saldırılar oluyor. Bu saldırıları devletin
faşizan zihtiyetinden ayrı ele alamayız. Faşizmin olduğu bir ülkede egemen ulusun bir kesimi sürekli bu
faşizan zihniyetten beslenir.
***
Emperyalizm koşullarında halklar arasında sürekli çeşitli savaşlar, çatışmalar, sınırlar ve engeller olacaktır.
En büyük sınır esasen insanların beyninde gelişen, ruhuna yerleşen milliyetçiliktir, ırkçılıktır, efendi ve
köle ilişkilerini aşamamadır. Efendi ve köle ilişkilerinin varlığını devam ettirmesi savaşlara yol açıyor,
yaşamı felç edip cehemmene çeviriyor. Bundan dolayı efendi köle ilişkilerinin yani kapitalizmin
ortadan kalması gerekiyor. Kapitalizmde halklar birbirleriyle kardeş değil, düşman olurlar. Savaşların
olduğu koşullarda hangi kardeşliği yaşayacağız? Bu açıdan savaş karşıtı olacağız. Savaş karşıtı
olunmadan barış ve kardeşlik gelişmez. Barışçıl ve demokratik olmak ve insan haklarını içsel hale
getirip yaşama hakim kılmak, dünyayı halklar için yaşanılır kılar. Halkların kardeşliğini ancak barışçıl ve
demokratik kültüre sahip olan, insan haklarını içşelleştiren ve birbirlerinin haklarına saygılı olan halklar
geliştirebilir. Bir kere daha yaşasın halkların kardeşliği diyoruz ama bunun nasıl inşa olacağı
bilincine sahip olacağız. Aksi durunda sadece sözde kalır. Halklar birbirlerinin her türlü hakkına
saygılı olurlarsa kardeş olurlar. Halkların kardeşliğinin nasıl olması gerektiğini, Kürt Halk Önderi
Sayın Öcalan'ın geliştirmiş olduğu demokratik uygarlık manifestosu bütün berraklığıyla açık bir
şekilde ortaya koymaktadır...
Kemal Söbe