Meclis'teki partilere seçimlerinden ders çıkarma çağrısı yapan Sezai Temelli, "Türkiye'de demokratik bir girişim ve barışçıl girişim Kürt sorununun önünü açmaktan geçiyor” dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Meclis’te düzenlediği basın toplantısı ile gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Yerel seçimlere değinen Temelli, bu dönemin en önemli özelliğinin kayyumların yarattığı tahribatları ortadan kaldırmak olduğunu söyledi.

'ŞIRNAK'TA O GARNİZONUN ÇAVUŞU OLUR'

Türkiye’nin yerel seçimler sonrası çok farklı bir siyasi zemine oturduğunu, söyleyen Temelli, 31 Mart yerel seçimleri üzerine konuşulacak birçok konunun olduğunu bu konuların başında ise yaşadıkları seçim ihlalleri olduğunu kaydetti. Temelli, "Kürt coğrafyasında tespit ettiğimiz rakam 55 bini buluyordu. Bu 55 bin kişi ile ilgili itirazlarımızı yaptık ama maalesef çok az sadece 250 kişinin itirazı karşılık buldu. Yaklaşık 55 bin kişinin oy kullanmasında Yüksek Seçim Kurulu bir engel bulmadı” dedi.

Özellik'te Şırnak seçimini örnek veren Temelli, "Seçime kimlerin girdiğini, seçim sonuçlarının nasıl belirlendiğine dair önemli bir fotoğraf karşımıza çıktı. Seçimlere meğerse Genelkurmay Partisi de girmiş meğerse! Dolayısıyla seçimleri garnizonda çavuş seçimleri gibi anlayan zihniyet, Şırnak’ta belediye başkanı seçtiğini sanıyor. Şırnak belediye başkanı Şırnak’ta hiçbir meşrutiyete sahip değildir, Şırnak sokaklarında dolaşamaz. Olsa olsa Şırnak’ta garnizonun içinde dolaşır ki o olsa olsa Şırnak’ta o garnizonun çavuşu olur. Şırnak belediye başkanı olamaz" eleştirisinde bulundu.

'ŞIRNAK, BİTLİS VE KARS SEÇİMLERİ YENİLENMELİ'
Taşımalı asker ve polislerle AKP'nin seçimi kazandığı yerlerde seçimlerin yenilenmesi gerektiğini belirten Temelli, Meclis’te konuyla ilgili araştırma önergeleri vereceklerini ifade etti. Meclis'in bu konuda inisiyatif almak zorunda olduğunu söyleyen Temelli "Bu bir meşruiyet krizidir, sorunudur. Yerel demokrasiden yoksun kalmış bir ülkenin nerelere sürüklendiğini geçtiğimiz 5 yılda çok iyi yaşadık ve anladık. Dolayısıyla yerel demokrasi güçlendiği sürece siyasi krizleri sonlandırmak mümkün." dedi.

Temelli devamında şunlara değindi:

"Önümüzdeki dönem, Meclis öncelikle bu tür uygulamalara son verecek adımlar atmalıdır. Gerekirse Şırnak, Bitlis ve Kars’ta seçimler yenilenmelidir. Bakın Hilvan’da seçimlerin yenilenmesi bile bizim aleyhimize bir yerden kurgulanmıştır. Biz Hilvan’da seçimleri kazandık ama AKP’li belediye meclis üyelerinin oyları yakması sonrası kazandığımız seçim elimizden alınmaya çalışılmıştır. YSK mecbur kalmış ve seçimleri yenileme kararı vermiştir. YSK tüm bu delillerin ışığında; kararları gözden geçirerek, Meclis’in de iradesine ortaya koyarak, Şırnak, Bitlis ve Kars ile benzer durumdaki ilçelerde seçimlerin bir an önce yenilenmesini talep ediyoruz. Bu konuda mücadelemizi sürdüreceğiz."

'DERS ÇIKARMA ZAMANI'
"Önümüzdeki dönemde artık hiçbir şey 31 Mart seçimlerinin öncesindeki gibi devam etmeyecektir" diyen Temelli şöyle devam etti:

"Mayıs seçimlerinin sonucuna göre biçimlenmiş Meclis; 31 Mart seçimlerini dikkate almak zorundadır. 31 Mart’ta ortaya çıkan siyasi tabloyu dikkate alan bir Meclis ancak sağlıklı çalışmaları hayata geçirebilir. Bu tabloyu dikkate almayanlar hala eski ajandalarında ısrar edenler, ülkeyi zoru, şiddeti, savaşı dayatanlar bu yolun yol olmadığını 31 Mart’ta halkın iradesiyle gördüler. Şimdi bundan ders çıkarma zamanıdır. Meclis bu dersi mutlaka çıkarmalıdır. Meclis bu anlamıyla Türkiye'nin hukuk devleti ve demokrasi içinde çalışan bir mekanizmaya kavuşması için üzerine düşen sorumluluğu mutlaka almalıdır.

Bunları biz savunurken, mücadelesini verirken iktidar ortaklarının açıklamaları 31 Mart seçimlerden olduğu gibi savaşı çağrıştıran, ayrımcılığı siyaseten en önemli söylemi olarak kullanan bir dil ile karşımıza çıkmaya devam ediyorlar. Sandığa bile laf söyleyebilecek hale gelmiş bir iktidar anlayışı ile karşı karşıyayız. Zaten sandık kırık dökük bir hale gelmiş durumda. Her türlü hileyi, her türlü yolsuzluğu yapmanıza rağmen o sandık hala size demokrasi dersi veriyorsa o sandıktan çıkan sonuçlara saygı göstermek zorundasınız. Sandığın sonuçlarını yok sayarak ayakta durmanız mümkün olamaz, olmayacaktır da."

KOBANÊ DAVASINA KATILIM ÇAĞRISI
17 Nisan çarşamba günü Kobanê Davası’nın karar duruşmasının görüleceğini hatırlatan Temelli, "Bu iddianame yok hükmündedir, bu mütalaa yok hükmündedir. Biz bu mütalaayı da bu davayı da kabul etmiyoruz. Kabul etmediğimizi 17 Nisan günü sabah 10.00’da Sincan Ağır Ceza Mahkemesi’nde buluşarak, mahkemede buluşarak, tüm gücümüzle tepkimizi ortaya koyarak hep birlikte göstereceğiz. Buradan tüm kamuoyuna, tüm sivil toplum örgütlerine, sendikalara, emek ve meslek örgütlerine, demokratik kitle örgütlerine duyarlı olan tüm demokrat kamuoyuna çağrı yapmak istiyorum; gelin Sincan’a bu Kobanê Kumpas Davası dediğimiz bu kumpası hep birlikte mahkûm edelim ve bu kumpasa son verelim” dedi. 

'İNANIN BU ISTAKOZUN LAFI BİLE EDİLMEZ'
Sezai Temelli, AK Parti Milletvekili Şebnem Bursalı'nın gündem olan ve partisi içinden de tepki gösterilen Monaco'da yediği ıstakozun fotoğrafını paylaşması ile ilgili bir soru üzerine şunları söyledi: 

"Monako'ya gidince kuru fasulye pilav yemeyeceksiniz. Mecbur ıstakoz ve beyaz şarap herhalde tercihi olmuştur. Şarap kısmını görmedik. Ama mesele şu: Bizi kimsenin özel hayatı ilgilendirmez. İsteyen istediği yere gider, istediğini yer istediğini içer. Özel hayatla genelde AKP ilgilenir. kim nerede ne yedi, ne içti o onların işi. Bizi ilgilendirmiyor. Buradaki tepkinin esas nedeni Türkiye'nin yaşadığı yoksulluktur. Türkiye'deki asgari ücret düzeyidir. Asgari ücret eğer bir ülkede açlık sınırının altındaysa sizin yediğiniz içtiğiniz göze batar. Halktan kopmuşlar bir de halkı soymuşlar. Bu yoksulluk, halkın bütçesinin talan edilmesinin bir sonucu ortaya çıkıyor. Bu ufak bir fotoğraf. O büyük panoya baksanız. Man Adası'ndaki hesaplara baksanız, İsviçre bankalarına baksanız, İngiltere'de alınan daireler, New York'ta, Manhattan'da alınan dairelere falan baksanız, inanın bu ıstakozun lafı bile edilmez." 
(HABER MERKEZİ)