Haftada bir gün tatil, sigorta, emeklilik, her hangi bir nedenden dolayı işten
çıkarılma durumunda tazminat gibi hakların hiç biri yoktu. Çok ağır koşullarda
çalışma, sömürü korkunç boyutlara ulaşmıştı. Vahşi kapitalizm bir kılıç gibi işçi
sınıfı ve toplumun tepesinde sallanıyordu. 17-18 ve 19 yüzyıllar vahşi
kapitalizmin, toplumu egemenlik altına alma yüzyıllarıydı. Sanayinin gelişimi
tabiki işçi sınıfını ve toplumuda sosyal ve siyasal açıdan geliştiriyor, kapitalizme
ideolojik açıdan alternatifler yaratıyordu. İşçi sınıfının ilk direnişleri sistem içi bazı
haklar elde etme temelindeydi. Daha iyi şartlarda yaşamayı ve bazı
haklara sahip olmayı hedefliyordu. İşçi sınıfının nicel olarak örgütlü olduğu
dönemlerde sisteme ideolojik alternatif yaratma gibi bir hedefi yoktu, sadece
sistemi demokratikleştirip belli bir siyasi toplumsal denge kurmayı hedefliyordu.
1800'lü yıllarda komünist ideolojinin modern gelişimi işçi sınıfına nitel sıçrama
yaşatıp, kapitalizme ideolojik olarak alternatif olacaktı. 1 Mayıs ilk kez Amerika'da
ekmek fabrikalarında, fırınlarda, atölyelerde çalışan işçilerin düşük ücret ve kötü
çalışma koşullarına karşı isyan etmeleriyle başlayıp, dalga dalga bütün ülkeye yayılıp
sistemi zorladı. İşçi sınıfının Amerika genelinde direnişe geçmesi çok kanlı oldu,
birçok işçi lideri ve işçi bu kavgada hayatlarını kaybettiler, büyük bedeller verdiler.
Sanayileşme ve vahşi kapitalizm çağında sisteme karşı ilk ciddi ve büyük direniş
1 Mayıs direnişiyle oldu. Eğer 1 Mayıs isyanı ve direnişi olmasaydı, bugün 8 saatlik
çalışma, haftanın 1 gün tatili, sigorta, emeklilik ve tazminat gibi haklar olmazdı.
1 Mayıs, ulaşması gereken hedefe tam ulaşamadı ama birçok hak ta elde etti.
Türkiye'de de 1 Mayıslar her zaman kanlı geçmiştir. 1977'de Taksim meydanında
egemen güçlerin saldırısı sonucu 37 işçi ve emekçi hayatını kaybetti. Türkiye'de,
egemenler, 1 Mayıs'ı kendileri için, sürekli tehlike olarak görmüşler, yasalar
çerçevesinde bile kutlanmasına izin vermemişlerdir. Türkiye'de hak alma mücadelesi
hala tehlike olarak görülüyor. 1 mayıs direnişinin tam hedefi, sınıfların ve
sömürünün olmadığı bir yaşam ve sistemdir. Kapitalizm ve sömürü var olduğu sürece
1 Mayıslar ve direnişler devam edecektir, devam etmelidir. İşçi sınıfı ve
halk, sadece bazı haklarla yetinmemeli. Eğer işçi sınıfı ve halk kendi iktidarını
kurmazsa, bugün elde edilen kısmi haklar bile elden gidebilir, bitebilir.
Çünkü ekonomik ve siyasi krizler yaşayan kapitalizm her zaman toplumsal hakları keser,
kesmek ister. Kapitalizmin vicdanı ve merhameti para ve birikimdir, bu sistemde
insanlık dibe vurup bitmiştir. Çünkü insan dahil her şey meta ve mal haline, sermaye
haline gelmiştir, getirilmiştir. Bu açıdan 1 Mayıs, hedefini daha çok büyütüp
daha büyük siyasal hamleler yapıp, komünizmi hedeflemelidir. Sistem içi çözümler
çözüm değil, kapitalizmin ömrünü uzatır. Sadece bazı ekonomik kazanımlar,
sosyal haklar elde etmek yetmez ve bunun garatiside yoktur. İşçi sınıfı ve halk, kendi
iktidarını kurmayana kadar, kendi geleceklerini belirleyemezler, kaderlerini
tayin edemezler. 1 Mayıs öyle söylendiği gibi bayram mayram değildir, isyandır,
direniştir, hak alma günüdür, iktidarı ele geçirip halkın iktidarını kurma mücadelesidir.
Burjuvazi, 1 Mayıs direnişlini yozlaştırmak için, 1 Mayıs'ı resmi tatil ve bayram haline
getirmiştir. Sadece Avrupa ülkelerinde işçi sınıfı ve halk bazı haklara sahip ve belli bir refah
seviyesi var. Dünyanın büyük bir bölümünde çalışma saati 8 olsada, emeklilik ve tatil
olsada, işçi sınıfı ve halk büyük bir yoksulluk yaşıyor. Türkiye'de bir kilo pirzola
yani kırmızı et tam 90 TL'dir. İşçi maaşı en son yapılan zam üzerinde hesaplansa bile
aylık 2300 TL'dir ve günlük 77 Liradır. Yani bir işçi bir kilo pirzola, kırmızı et bile
alamıyorsa, o ülkede kölelik var demektir. Türkiye'de insanlar kırmızı et yiyemiyorlar!
Yada yılda1-2 defa yiyebiliyorlar. Zamlar Türkiye'nin kaderi haline gitirildi. Zamsız gün yok.
İnsan dışında herşey çok pahalı. Türkiye'de sadece insan hayatının bir değeri ve
kıymeti yok. İşte 1 Mayıs, insan hayatını önemsemek için zulme karşı, kapitalizme ve
sömürüye isyan etmenin adıdır.
Özellikle Türkiye'nin 1 Mayıslara yani direnişlere daha çok ihtiyacı var. Sadece yılda
bir defa alanlara çıkıp 1 Mayıs'ı bayram havasında kutlamak 1 Mayıs'ın anlam ve
önemini bilmemek demektir. Mayıs'ın 1'i özellikle özel olarak seçilmiş bir gün değildir.
Mayıs'ın 1'inde işçi sınıfı ve halk sokaklara çıkıp büyük bir direniş vermişlerdir ve bu
büyük direniş günü bütün insanlığa ve dünyaya mal olmuş, sembolikleşmiştir.
1 Mayıs direnişi karşısında tutunamayan burjuvazi, 1 Mayıs direnişini bayram haline
getirip yozlaştırmak istemiştir. Avrupa ülkelerinde resmi bayram olarak kutlanması
aslında bilinçli bir çarpıtmayı ve yozlaştırmayı amaçlıyor. Türkiye'de 1 Mayıs hem yasak
ve hemde bayram olarak görülüyor. Kapitalizm ortadan kalkmayana kadar 1 Mayıs
direnişi bitmez, bitmemeli. Bu büyük direniş günü aslında bütün bir yılı kapsamalı.
Her gün 1 mayıs haline getirilmelidir. Egemenlerin istediğide zaten yılda bir defa bayram
havasında kutlanmasıdır. 1 Mayıs mücadelesi her gün olmalıdır derken, her gün mücadele
etme, hak alma, iktidarı halk adına ele geçirmekten söz ediyoruz. Çevreyi yakıp
yıkmaktan, kırıp dökmekten bahsetmiyoruz. Sömürünün ortadan kalkması, insanca bir
yaşamın kurulması için mücadeleden bahsediyoruz. 1 Mayıs direnişleriyle eşit, özgür
ve sömürünün, sınıfların olmadığı bir dünya ve yaşam kuralım. Dünya 1 Mayıs direnişçileri
ve devrim şehitleri önünde saygıyla eğiliyoruz...
Kemal Söbe