31 Mart'da yapılan belediye seçimlerinde HDP tekrardan birçok il, ilçe ve kasabada
belediyeleri kazanmıştı. Son 20 yılda HDP'nin onlarca hatta 100'den fazla belediyeyi
kazandığı biliniyor. HDP'nin bu büyük başarısı, geleneksel sistemi ve bu sistemden
nemalanan düzen partilerini ve dönemsel hükümetleri hep rahatsız etmiş, kaygılandır-
mıştır. Türkiye tarihinde ilk kez geniş bir toplumsal tabana dayalı olarak gelişen ve
sisteme her bakımdan alternatif olabilecek HDP, sürekli sistem güşlerinin saldırısına
uğradı, uğruyor. 1989'dan itibaren kurulan partiler kapatılmış, kimi yöneticiler, üyeler
öldürülmüş, tutuklanmış, baskı görmüşlerdir.
***
HDP, kitlesel bir güce ve tabana sahip olduğu için, hiçbir zaman bu baskı, sindirme ve
kapatmalar karşısında sessiz kalmamış, boyun eğmemiştir. Mevcut rejim ve geleneksel
iktidar odakları, HDP ve çizgisini kendi kurdukları antüdemokratik sistemleri için tehlikeli
bulmuşlardır. Çünkü HDP Türkiye'de toplumsal tabanı güçlü olan, halkların kardeşliğini
inşa edecek, yeni bir sistem kuracak bir demoktarik projeye sahiptir. Onlarca yıldır Türkiye,
baskının, zulmün olduğu, hırsızlığın, yolsuzluğun bir kültür haline geldiği-getirildiği bir ülke
halin getirildi.
***
İşte HDP sahip olduğu demokratik projeler ve programlarla yukarıda adı geçen bu çürümüş
sistemi değiştirebilecek toplumsal zemin ve siyasi güce sahiptir. HDP'nin kazandığı belediyelere
son yıllarda kayyumların atanması, HDP'nin güç haline gelmelerini ve alternatif belediyeciliğin
gelişmesini istememelerindendir. Ayrıca HDP, farklı kimlik ve halklara eşit yaklaşmakta ve
halkların kardeşliğini savunmaktadır. İnkar ve tekçi sistem bir yönüylede, HDP'yi bundan dolayı
istememektedir. Zaman zaman HDP, Türkiye partisi olamadı derlerken aslında HDP, mevcut
kurduğu bu inkarcı, tekçi ve sömürü düzeniin içinde kalmadı demek istediler. Yani HDP bizim
düzenimize karşıdır demek istiyorlar.
***
Seçimlerin üzerinden 6 ay bile geçmeden, daha birkaç gün önce, Van, Dİyarbakır ve Mardin
belediye başkanları görevlerinden alındılar, yerlerine kayyumlar atadılar. Bu kayyumlara karşı
HDP ve kitleside sessiz kalmadılar, öeşitli protesto ve gösterilerle tepkilerini dile getiriyolar.
Biraz daha bu kitlesel eylemlilikler büyüyerek devam eder ve uluslararası kamuda buna itiraz
ederse, ki ediyorlar. AKP hükümeti geri adım atmak zorunda kalabilir. Kendileri kazanınca milletin
iradesi oluyorda, HDP kazanınca acaba neyin iradesi oluyor! Demokrasinin ve halkın iradesinin
gerçek bir şekilde gelişmesini bir türlü hazmedemiyorlar, kendi kirli sistemlerine altrnatif olarak
görüyorlar. AKP, son yıllarda seçimlerde aldığı yenilgi ve darbeleri ve kayıpları kabullenemiyor.
İstanbul, Ankara, Mersin Adana ve Antalya gibi şehirleri kaybetmek, ileridki genel ve yerel
seçimlerde Türkiye'yi kaybetmek anlamına gelir.
***
AKP bu korkudan dolayı paniklemiş ve korkuya kapılmış durumdadır. Bundan dolayı elinden
geldiğince, HDP'ye tabanına saldırmaktadır, halkın iredesini kabul etmemekteler. CHP'nin bu
duruma sadece sözlü tepki vermesi doğru ve yaterli bir tutum değildir. 23 Haziran'da ve 31 Mart'da
HDP, bazı yerlerde CHP kazansın diye aday koymadılar CHP'ye destek oldular. Özellikle 23 Haziran'da
İstanbul seçimleri, HDP'nin kitlesinin desteğiyle kazanıldı. CHp kitlesi ve yüneticileriniden daha güçlü
ve etkili karşı çıkışları olmalıdır. Eğer AKP hükümetinin geri adım atması sağlanmassa, yarın öbür gün
diğer şehir ve ilçe belediyelerine de kayyumlar atanır ve sıra CHP belediyelerine bile gelebilir.
***
Bazı şartlarda sadece sözlü tepkiyle karşı çıkmak, hükümete geri adım attırmaz. Mücadelede
etkili sonuç alınana kadar devam edilir, aksi durumda kısır döngüde dolaşılır. Süresiz açlık grevleri ve
ölüm oruçlarının, uluslararası alanda nasıl ses getirdiği ve AKP hükümetini nasıl zor durumda bıraktığı
biliniyor. Açlık grevleri ve ölüm oruçları, kendini öldürme ve aç bırakma değil bir eylem şeklidir ve
etkili olmuşlardır. Ancak tam hedefe ulaşmadan bu eylemleri sonlandırmak, AKP'ye cesaret vermiştir,
yine başa dönülmüştir. Öcalan üzerinde tecrit, gürünüşte ortadan kalktı, avukatları ve aileleri gürüştü,
görüşüyorlar ama eğer çözüm gelişmez, Türkiye demokratik hale gelmezse, 2-3 ay sonra adım adım görüşmeler tekrar durdurulur, tecrit tekrar uygulanır, ki tecrit tam olarak ortadan kalkmış da değildir.
***
Son günlerde AKP'nin Türkiye'nin sorunlarını çözmeye ve Türkiye'nin demokratik hale gelmesine hiçte
niyeti olmadığını, 3 belediyeye kayyum atayarak, HDP üzerinde baskıyı ve tutuklamaları, göz altıları
yaparak göstermiş oldu. Kimse AKP'den demokrasi ve adalet beklemesin. Adaleti ve demokrasiyi halk
kitleleri mücadele ederek kazanırlar. AKP'nin çok kan kaybettiğini kendileri de biliyorlar.
Bu saldırı ve kayyumlar, kan kaybını kabul etmemelerindendir, demoksinin gelişmesini istememelerindendir.
AKP'nin bu saldırıları kitlesel eylemliliklerin daha çok yaygın hale getirilmesiyle kırılır, ortadan kaldırılır.
AKP, şu an çok güçlü değildir, kitle desteği eskiye nazaren epey azalmıştır. Sadece devletin imkan ve gücünü
kullanarak ayakta kalmaya çalışıyor. Güçlü ve sonuç alıcı bir kitlesel direnişle AKP'nin iktidarı tam olarak etkisi hale getirilir ve yeni bir dönem açılır...
Kemal Söbe