Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin haftalık grup toplantısında gündeme ilişkin değelendirmelerde bulunuyor.

Bakırhan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

KÜRT DİL BAYRAMI

Yarın Kürt Dil Bayramı'dır. Bütün Kürt halkının Kürt Dil Bayramı'nı kutluyorum. Kürt dili ve kültürü önünde hala ciddi engeller devam ediyor. 21. yüzyılda olmamıza rağmen Kürtçe sinamalar, tiyatrolar, konseler yasaklanıyor. Bu utanç maalesef yüzyıldır devam ediyor. Bu ülkede inkar ve asimilasyon var diyenler, demokrasi talepe edenler, sizin de bildiğiniz gibi ya katlediliyor ya sürgüne yollanıyorlar ya da yargılanıyorlar. Türkiye'nin en önemli meselelelerinden biri olan Kürt meselesi de yıllarca yok sayıldı. Milyonlarca Kürdün varlığı inkar edildi. Kürdün Kürt olmadığını ispatlamak için saçma sapan teoriler üretildi.

Dünya bilimde, teknolojide gelişirken biz 'kart kurt' teorileriyle bu ülkenin insanlarını, Kürtlerini yıllarca kandırmaya çalıştık, oyaladık ama geldiğimiz noktada Kürtler de, dilleri de, kültürleri de bu teorilere rağmen varlığını devam ettiriyor.

KOBENÊ DAVASI

Yüzyıllık geçmişe baktığımız sadece çözümün konuşulduğu zamanlarda hep birlikte yaşadık. İnsanlar daha mutlu, ekonomi daha iyiydi. Ne zaman ki şiddet tırmandıysa hukuksuzluk hakim oldu, devlet Kürtlerden, muhaliflerden toplu intikam davalarını devreye sokarak intikam almak istedi. Herkes biliyor ki bu davalar bir hukuk davası değil, siyasi intikam davasıdır. Demokratik siyaset hakkına saldırı davalarıdır. 21.yüzyılda Kürdü inkar etmenin geldiği son noktadır. Yargının bir kumpas kurumu olarak çalıştığı bir davayla karşı karşıyayız.

Bakın iki gün sonra bir twit atıldığı için arkadaşlarımız, önceki dönem eş genel başkanlarımız Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş ve onlarca HDP'li arkadaşımız yargılanıyor. Bu dava bir kumpas kurumu olarak devrede. Bu davayı açan hakim ve savcıların çetelerle mafyalarla suç örgütleriyle nasıl bir ilişki ağı içinde olduklarını hep birlikte gördük.

'ADNAN MENDERES' HATIRLATMASI

Grup toplantısında halka parmak sallayan, tehdit eden, yargıyan talimat verenleri de hep birlikte gördük. Bu dava sadece bir hukuk, yargı davasuı değil, aynı zamanda siyasetçilerin de karıştığı bu davanın hakimi, savcısı ve polisi oldukları davayla karşı karşıyayız.

Bu ülkede darbe sadece ordu karargahlarında değil, adliye koridorlarında da hazırlanıp devreye konulmuştur. Adnan Menderes'in idam edilmesi siyasi darbe değil miydi? 367 kararı siyasete darbe değil miydi? Bu darbeleri yargıç cübbesi giyenler yapmadılar mı?

OSMAN KAVALA, CAN ATALAY

Evet, o günün mazlumları sizlerdiniz. Kürtlerdi, devrimcilerdi. Aydınlardı. Bugün siz mazlumluktan zalimliğe geçerek Kürtlere, devrimcilere yargı yoluyla eziyet etmeye devam ediyorsunuz. İntikam almaya çalışıyorsunuz. Bir taraftan Kobanê kumpas davası, diğer taraftan Osman Kavala'ya haksızlık yapıyorsunuz. Can Atalay'ı da HDP'li seçilmişler gibi rehin tutarak halkın iradesini yok sayıyorsunuz.

Bizlere, muhaliflere bu davaları hak görenler on yıllardır Kürtleri, aydınları katleden JİTEM davalarını da birer birer aklıyorlar. Türkiye halkları bunları görüyor.

'KIŞANAK, MIZRAKLI HALK İRADESİ DEĞİL MİYDİ'

AKP'ye kapatma davası açıldığında savunmalarında ne dediler biliyor musunuz? "Demokrasilerde esas olan halkın seçtiği iradenin yönetmesidir" diyorlardı. Peki Gültan Kışanak seçilmiş değil mi? Selçuk Mızraklı halkın iradesi değil midir?

İşte öylesine bir iktidarla, devlet zihniyetiyle karşı karşıyayız ki zorda oldukları zaman kendileri için söylediklerini iktidar olduklarında unutuyorlar. Söz konusu Kürtler, muhalifler olunca yine o ikili hukuklarını hem zihinlerinde hem sözlerinde hem pratiklerinde hayata geçiriyorlar.

Siz değil miydiniz kapatılma davası açıldığında hukukun üstünlüğünü savunan, adalet diyen. Peki hukukun üstünlüğü nerede, adalet nerede? diye sorarsak ortada bir şey yok. Şimdi önünüzde bir şans var, Kobane kumpas davası başta olmak üzere demokratik siyaset hakkını ihlal eden siyasi davalara son verin diyoruz.

YENİ ANAYASA ÇAĞRISI

Bugün 'yeni anasaya yapalım, darbecilerin izini silelim' diyenlerin yapması gereken şey Kobane kumpas davasına son vermektir.

Bugün yumuşama ve normalleşme diyenler dün hukuksuzluk ve adaletsizlik olduğunu itiraf ediyorlar. Demek ki 22 yıldır Türkiye hukukla yönetilmedi. Eğer gerçek bir normalleşme istiyorsanız yol belli. Kobane kumpas davasına son verin. Yine bu dava kadar önemli bir durum var. Sayın Öcalan'ın içerisinde bulunduğu mutlak tecrite son verin. Normalleşmenin en önemli adımları bunlar olacaktır.

Ayrıntılar Geliyor...