Erzincan'ın İliç ilçesinde Anagold şirketine ait Çöpler Altın Madeni'nin bulunduğu geniş bir alanda, saat 14.00 sıralarında toprak kayması meydana geldi. Erzincan Valisi Hamza Aydoğdu, göçük altında işçilerin olduğunu belirtirken; CHP İliç İlçe Başkanı Mesut Güz, ailelerin tespitleriyle 10-15 işçinin öldüğü iddiasını aktardı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, olayla ilgili 4 cumhuriyet savcısının görevlendirildiğini açıkladı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, göçük altında 9 kişi olduğunu düşündüklerini söyledi. 

Siyanürün su kaynaklarına karışma ihtimali üzerine açıklama yapan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Sabırlı Deresi’nin Fırat Nehri’ne yönelen menfez kapaklarının kapatıldığını duyurdu.

TELE1 Ana Haber’e konuk olan CHP Zonguldak Milletvekili Yavuzyılmaz, maden ocağı şirketinin 2016'da bölgede halkına 130'ar bin lira vererek "Adli ve idari başvuru yapmayacağım" şeklinde taahhüt istediğini söyledi.

Yavuzyılmaz, "Bölgede açık maden ocağı işletmesinde büyük bir heyelan oldu. Valilik tarafından 9 işçinin toprak altında olduğu belirtildi ancak bölgeden gelen bilgilere göre bu sayı artabilir. Erzincan Milletvekilimiz Mustafa Sarıgül şu an bölgede. Biz de Gamze Taşçıer ile yine çevre konularında üst düzey görevlerde bulunan Baran Bozoğlu ile yoldayız" dedi.

"Facia göz göre göre geliyorum dedi"
Madenle ilgili çok sayıda uyarı yapıldığını hatırlatan Yavuzyılmaz, "Maalesef facia göz göre göre geliyorum dedi. Defalarca kez uyarıların yapıldığı, vekillerimizin bölgede inceleme yapıp denetimsizliği yerinde gördüğü bir maden ocağı. Bu maden ocağı işleten Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin yüzde 80’i madencilik Kanada menşeili bir şirkette, yüzde 20’si ise Lidya madenciliğe yani Çalık Grubu’na ait" ifadelerini kullandı.

"Maddi bir güçle asimetrik bir baskı oluşturarak tüm usulsüzlüklerin üzerini örtmeye çalıştı"
Daha önce yaşanan siyanür sızıntısına değinen Deniz Yavuzyılmaz, şunları söyledi:

"Bu bölgede daha önce çevre felaketleri yaşandı. Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı 27 Haziran 2022 tarihinde burada bizim de baskımızla altın madenciliği faaliyetlerini durdurdu. Bu maden işletmesi 2010 yılından itibaren sürekli iki buçuk kat büyütüldü. Defalarca kez ÇED süreci yaşadı, şirkette kendine şöyle bir yol seçti ve bölgedeki köylülere bir maddi yardım yaparak dava açma ve itiraz haklarını ellerinden almaya çalıştı. Şirket 2016’da yılında hazırladığı bir protokolle buradaki vatandaşlarımıza 130’ar bin TL yardım adı altında para vererek tüm madencilik faaliyetleri için adli ve idari bir başvuruda bulunmayacaklarına dair taahhütname istedi. Yani maddi bir güçle asimetrik bir baskı oluşturarak tüm usulsüzlüklerin üzerini örtmeye çalıştı."