İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, Birleşik Krallık'ın bir “yol ayrımında” olduğunu belirterek, önümüzdeki birkaç yılın ülkesinin bugüne kadar gördüğü “en tehlikeli” yıllar olacağı uyarısında bulundu.

Sunak, Rusya, İran, Kuzey Kore ve Çin'i içeren “otoriter devletler ekseninin”, “Batı'yı ve değerlerini baltalamak için birlikte çalıştıklarını” öne sürdü. 

Sunak, Çin'in yakın zamanda milletvekillerine yönelik siber saldırılar gerçekleştirdiğini savunarak, “Bunlar çok uzak sorunlar değil” dedi.

Sunak, “Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in pervasızlığının dünyayı Küba füze krizinden bu yana hiç olmadığı kadar tehlikeli bir nükleer tırmanmaya yaklaştırdığını” savundu.

Sunak, İngiltere'nin tank ve uzun menzilli silah tedariki de dahil olmak üzere Ukrayna'ya verdiği desteğe odaklandığını belirterek, “Ukrayna'nın güvenliğine yapılan yatırım, bizim güvenliğimize yapılan yatırımdır. Doğu Avrupa'daki NATO müttefiklerimiz şimdiden endişeli” dedi.

Savunma harcamalarını 2030 yılına kadar GSYH'nin yüzde 2,5'ine çıkarma taahhüdü veren Sunak, aşırılık yanlılarının “ülkesini bölen küresel olayları da istismar ettiklerini” sözlerine ekledi.

KÜBA KRİZİ
Küba Füze Krizi, ABD’nin Türkiye ve İtalya'ya, SSCB’nin ise Küba’ya nükleer başlıklı füze yerleştirmesi ile başlayan; Ekim 1962’de dönemin iki süper gücünü karşı karşıya getiren ve dünyayı nükleer savaş tehdidi altında bırakan bunalımdır.

Küba Füze Krizi ya da diğer adıyla Ekim Füzeleri bunalımının en önemli özelliği, nükleer silahlara sahip iki süper gücün dünyada ilk kez doğrudan karşı karşıya gelmesidir. Bunalımın bir başka özelliği hem "Soğuk Savaş"ın doruğunu hem de 1962 sonrasında yavaş yavaş ama kararlı bir tempoda yerleşmeye başlayan "yumuşama" (detente) olgusunun temelini oluşturmasıdır.