Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Serhat Doğan, vücudun, sağlığı tehdit edecek derecede yağ ve kilo toplaması olarak tanımlanan obezitenin Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre hastalık olarak kabul edildiğine ve önlenebilir ölüm nedenleri sıralamasında ikinci sırada yer aldığına dikkat çekerek obezite cerrahisi hakkında önemli bilgiler verdi.
Türkiye’de her 5 kişiden birinin obez yani fazla kilolu olduğunu belirten Dr. Doğan, obezitenin yol açtığı sağlık sorunlarını tip 2 Diabetes Mellitus (şeker hastalığı), hipertansiyon, koroner arter hastalığı, hiperlipidemi- hipertrigliseridemi, kadınlarda safra kesesi, endometriyum, yumurtalık ve meme kanserleri, erkeklerde ise kolon ve prostat olmak üzere bazı kanser türleri, eklem rahatsızlıkları, uyku apnesi, astım, gebelik komplikasyonları, ruhsal sorunlar, toplumsal uyumsuzluklar, kas-iskelet sistemi problemleri olarak sıraladı.
“OBEZLERİN YÜZDE 5’İNDEN AZI DİYETLE NORMAL KİLOSUNA İNEBİLİYOR”
Dr. Doğan, kilonun boya oranı anlamına gelen vücut kitle indeksi 30’un üzerinde olan kişilerin obez, 40’ın üzerinde olan kişilerin ise hayati riskleri bulunan morbid obez kabul edildiğine değinerek; uzun süredir tıbbi diyet, egzersiz gibi kilo verme yöntemlerini deneyen ancak başarılı olamayan, vücut kitle indeksi 40’ın üzerinde yani morbid obez olan, psikolojik olarak stabil olan ve madde ilaç bağımlısı olmayan kişilerin obezite cerrahisi için uygun olduğu bilgisini verdi.
Tıbbi diyet ve egzersizle de fazla kilolardan kurtulmanın mümkün olduğunu belirten Dr. Doğan, “Ama maalesef obez insanların yüzde 5’inden azı diyetle normal kilolarına dönmekte ve bunların da az bir kısmı ideal kilolarını koruyabilmektedir” dedi. Yapılan çalışmalar sonucu morbid obez hastalarının çok büyük bir kısmının bu ameliyatlarla kilo verdiğini ve bir daha da almadığını ifade eden Dr. Doğan “Tekrar kilo alma riski oldukça düşüktür. Eğer hasta, gerekli yaşam tarzı değişikliklerine sıkı sıkıya bağlı kalırsa yeniden kilo alma riski hep minimum düzeyde olacaktır. Ama yaşam değişikliklerine dikkat etmeyen hastalar ise kilo veremeyecek ya da verdiği kiloları gere alacaktır” diye konuştu.
“AMELİYAT RİSKİ HASTANIN SAĞLIK DURUMUNA BAĞLI OLARAK DEĞİŞİR”
Tüm cerrahi işlemler gibi obezite ameliyatlarının da belli riskler taşıdığını söyleyen Dr. Doğan, “Hastanın sağlık durumuna bağlı olarak bu riskler normalden daha az ya da daha fazla olabilir. Örneğin 30 yaşında hiçbir ek hastalığı olmayan hasta ile 50 yaşında diyabet, KOAH, uyku apnesi olan hastanın ameliyat riski bir değildir. İki yanlış cümle: Obezite ameliyatlarında hiç risk yok. Obezite ameliyatları çok riskli. Bu ikisini de söyleyemeyiz. Yani tıpkı diğer ameliyatlar gibi riskleri bulunmaktadır, ne fazla riskli, ne de risksiz” dedi.
Tedavide başvurulan iki temel ameliyat yöntemi olduğunu kaydeden Dr. Doğan, midenin belirli bir bölümünün çıkarılarak alınan gıda miktarının azaltıldığı, hacim kısıtlayıcı tüp mide ameliyatı ile mide hacmini küçülten ve bağırsakların bir kısmını devre dışı bırakılarak yiyeceklerin emilimini kısıtlayan gastrik- bypass ameliyatı olduğunu ifade etti. Dünyada ve ülkemizde daha çok tercih edilen ve popüler olan yöntemin tüp mide ameliyatları olduğunu vurgulayan Dr. Doğan bu operasyonun halk arasında kapalı ameliyat olarak bilinen laparoskopik yöntemle, karın açılmadan, küçük kesilerle yapıldığını ve yaklaşık 1 saat sürdüğünü anlattı.
“HASTALARIMIZ GENELLİKLE AYNI GÜN AYAĞA KALKAR”
Hastaların en çok merak ettikleri konulardan birinin ameliyat sonrası süreç olduğuna değinen Dr. Doğan, “Hastalar genellikle operasyondan 6-8 saat sonra kalkar ve yürümeye başlar. Hastanede kalma süresiyse, yapılan operasyonun türüne göre 3 ile 4 gün arasında değişir. Çoğu hasta bu ameliyatlardan sonra sorunsuz bir şekilde iyileşir ve ortalama iki hafta içinde işine ve günlük hayatına dönebilir. Kilo kaybı mide küçültme ameliyatından sonra hemen başlar ve 18-24 ay boyunca sürer. İlk aylarda daha fazla kilo kaybı olur. Hastanede kaldığı süre içinde bile 3-4 kilo verirler” diye konuştu.
“1 AY - 40 GÜN KADAR SÜREN SIVI BESLENME DÖNEMİ VAR”
Ameliyattan sonra yapılması gerekenler hakkında bilgi veren Dr. Doğan, “Hastanın mutlaka uyması gereken 1 ay-40 gün kadar süren sıvı beslenme dönemi vardır. Hastanın buna mutlak uyması gerekir. Yine egzersiz yapması ve destek ilaçlarını düzenli kullanması ve belirlenen sürelerde kontrollerini yapması gerekir. Ameliyat sihirli bir değnek değildir. Sadece size bu konuda yardım eden bir araçtır” dedi.
Ameliyat olan hastaların genellikle çok zorlanmadıklarını aktaran Dr. Doğan özellikle ilk aylarda hızlı kilo verildiğini dile getirdi. Bu süreçte özellikle demir, kalsiyum ve D vitamininin yüksek dozlarda alınması gerektiğini vurguladı. Alkol tüketimini kesinlikle önermediklerini vurgulayan Dr. Doğan, hamile kalmak için de 12-18 ay kadar beklemek gerektiğini anlattı.
Dr. Doğan aşırı kilo kaybından sonra oluşan sarkmalara dair de “Deri elastikiyetini kaybettiği için sarkmalar meydana gelebilir. Bu sarkmalar sporla sıkılaşarak kaybolacağı gibi bazen kişinin tam istediği hale dönmeyebilir. Böyle bir durumda estetik operasyona başvuran hastalar oluyor” dedi.