Avrupa'nın önde gelen sol parti üyeleri, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağ ile ittifak yapmayı reddetti. Sol partilerin yayımladığı ortak çağrıda, "Artık alışkanlıkların ya da rahatlığın değil, mücadelenin demokratları olmanın zamanı geldi" denildi.
İmzacılar arasında Fransız Sosyalist partisinin Haziran seçimleri için hazırladığı listeye başkanlık eden AP üyesi Raphael Glucksmann ve Avrupa Komisyonu eski başkan yardımcısı ve Hollanda İşçi Partisi'nin (PvdA) önde gelen üyelerinden Frans Timmermans da bulunuyor.
Belçika Sosyalist Partisi'nden (PS) Paul Magnette, Avrupa Sosyalistleri ve Demokratları'nın (S&D) Avrupa Komisyonu başkan adayı Nicolas Schmit, İspanyol Sosyalist Iratxe Garcia, Alman Sosyal Demokrat Katarina Barley, Polonya'dan Robert Biedron ve İtalya'dan Elly Schlein de çağrıya katılan diğer isimler oldu.
Ortak çağrıda "Aşırı sağ Avrupa çapında ilerlerken, demokratik, hümanist ve birleşik ilkelerimizden vazgeçmeyeceğimizi ciddiyetle taahhüt ediyoruz" denildi ve her düzeyde "aşırı sağa karşı güçlü bir bariyer inşa etme" sözü verildi.
İmzacılar "ulusal ya da Avrupa düzeyinde aşırı sağcı partilerle herhangi bir seçim ya da hükümet ittifakını reddetmeyi ve bu kurala aykırı davranan herhangi bir oluşumu Avrupa sosyal demokrat ailemizden derhal dışlamayı" taahhüt edeceklerini belirtti.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, merkez sağ grubunun, gelecekte İtalya'nın Kardeşleri, Polonya'nın Hukuk ve Adalet (PiS) ve İspanya'nın Vox'u gibi ulusal-muhafazakar ve aşırı sağ partilerle çalışmayacağını söylemeyi reddetmesi ortak çağrının ortaya çıkmasını tetikledi.
Sosyalistlerin müdahalesini tetikleyen bir diğer unsurun da Hollanda'nın merkez sağ partisi VVD'nin geçtiğimiz hafta Geert Wilders'in aşırı sağcı Özgürlük Partisi (PVV) ile hükümete girme kararı alması olduğu düşünülüyor.
Kamuoyu yoklamaları S&D grubunun Avrupa seçimlerinde yine ikinci sırada yer alacağını, belki de birkaç AP üyesini kaybedeceğini ve merkez sağ Avrupa Halk Partisi'nin (EPP) en büyük grup olarak kalacağını gösteriyor.
Ancak aşırı sağcı ve katı muhafazakar partilerin önemli kazanımlar elde ederek Avusturya, Fransa ve Hollanda'nın da aralarında bulunduğu dokuz ülkede birinci, Almanya, İspanya, Portekiz ve İsveç'in de aralarında bulunduğu dokuz ülkede ise ikinci ya da üçüncü olacakları tahmin ediliyor.
Parlamentoda ve kıta genelindeki bazı ulusal hükümetlerde daha güçlü bir aşırı sağcı varlığın bir araya gelmesi, yeşil anlaşma ve yakın zamanda kabul edilen göç paketi gibi kilit AB projelerini tehlikeye atabilir.
Ortak çağrının imzacıları, "Avrupa'nın inşasının temelindeki demokratik ilkeleri" destekleyen tüm partilere "belirsizlikten ya da uzlaşmadan kaçınma" çağrısında bulunarak "ilkelerimizi ve açık toplumlarımızı çok daha güçlü bir şekilde savunma" zamanının geldiğini söyledi.